31 Aralık 2022 Cumartesi

Unuttum

Unuttum artık.

Yazmayı unuttum. Okumayı unuttum.

Kendim için yaşamayı unuttum. Hayal kurmayı unuttum.

Karar vermeyi unuttum. Kendi hayatımın merkezinde olmayı unuttum.

Oynamayı unuttum. Zevk almayı unuttum.

Hesapsız olmayı unuttum. Sevinmeyi unuttum.

Hedef koymayı unuttum. Yalnızlığı unuttum. Düşünmeyi unuttum.

Yaşımı unuttum. Yaşadıklarımı unuttum. Acı çekmeyi unuttum.

Sevilmeyi unuttum. Anlaşılmayı unuttum.

Kaybetmeyi unuttum. Kazanmayı unuttum.

Rakının tadını unuttum. Türkü söylemeyi unuttum.

Bildiğim şiirleri unuttum. Yazarları unuttum.

Kim olduğumu unuttum. Huylarımı unuttum.

Büyük büyük sözlerimi unuttum. Umutlarımı unuttum.

Cesaretimi unuttum. Korkularımı unuttum.

 

Ve artık unuttuğumu umursamayı dahi unuttum.

Kim bilir beklide neleri unuttuğumu bile unuturum yakında.

17 Nisan 2022 Pazar

Anahtar

Size yaşımı açık vereyim mi?

Sene 2003, aralık ayı olduğu için taze 11 im. Misafir işçi olarak Avrupa’ya yerleşen bir ailenin ilk Avrupa’da doğan ve büyük ümitlerle okul hayatına başlayan çocuğuyum. Türkiye’deki yaşıt akrabalarımın takdirname haberlerinin geldiği ve buradaki bütün büyüklerimin bu haberleri inanılmaz başarı olarak kutladıkları bir zamandı. Sinir olurdum zira buralarda takdirname diye bir şey yoktu atomu 4 çeyreğe bölsen yine de verilmiyordu.

Noel yaklaşıyordu ve dört göz ile bekliyorduk. Aralığın 24’den itibaren 2 hafta tatilimiz olacaktı ve her yıl olduğu gibi iple çekiyorduk o günü. Lakin o senenin aralık ayında bir farklılık vardı. Okulumuzun 100. Yıl dönemine denk gelmişti. Çeşitli etkinlikler vardı her ikinci güne ve tatil öncesi son gün büyük çekiliş vardı. Okulun bütün öğrencileri sınıflarında bir numara çekmişti ve her numaraya göre bizi spor salonunda yüzlerce hediyeden biri bekliyordu.

Açıkçası pek ilgimi çekmiyordu çekiliş ben kazanmak istediğim her şeyi bir hafta evvel okul önüne kurulan mini Lunaparkta tüfek atışı ile kazanmıştım. Ergenliğin yeni yeni filizlendiği yıllarda sınıfımdaki kızların birkaç saniye ilgi odağı olmuş tecrübesizlikten durumu kötü yönetmiş fazla tevazu göstererek başarımın çabuk unutulmasına yol açmıştım (Fazla tevazu gösterme gerçek sanırlar).

Lakin sınıfımda ki Sırbistan kökenli arkadaşım gayet hevesliydi çekilişe ve aklınca sınıfta en yüksek sayıya sahip olanı araştırıyordu. Ondan öğrendiğim kadarıyla en yüksek sayı bendeymiş ve kendisininkiyle değişmek istedi. Çektiğimiz ufak kağıtlarda yazan sayıları puan zannederek benim numarama daha büyük bir ikramiye çıkacağını düşünmüştü. Kendisinin bu aptal ve saçma düşünce tarzı hala devam etmekte henüz bir faydasını görmedi.

Uzun süren ikna çabaları sonunda kurtulmak için kabul ettim spor salonuna hediyelerimizi almaya inerken. Aşağı ulaştığımızda bizi uzun bir masa sırası karşıladı, üzerlerinde hediyeler olmasaydı bir Türk düğününe de gelmiş olabilirdik.

İnternetin çevremizde yaygınlaştığı herkesin artık evinde internetin olduğu bu teknoloji ve korsan kokan günlerde en az rağbet gören şeyler artık bilim Kitaplarıydı. Ve Sırp arkadaşıma benim numaram ile biyoloji kitaplar serisi çıktı. Peki ya ondan aldığım sayı ile bana ne mi çıktı?  Havalı mı havalı, şifreli, paslanmaz demirden, üzerinde bulunduğu Bisikletin satış fiyatını 20% artıran bir Bisiklet anahtarlığı!

Yazık çocuk ağlamaya başlamıştı geri değişmek istedi ve bende tabii ki değişmedim. Prensip meselesi sonuçta.

Okulun Noel tatili öncesi son günüydü. Dışarısı buz gibi ve o yılların kışları efsanevi kar yağışları ile geçiyordu. Hediye dağıtımı bitti ve eve gitmemize izin verildi, herkes elbise dolabına gidip kalın kışlıklarını giyip eve koyulmaya başladı. Lakin benden bir kafa büyük kütleli Sırp arkadaş hala ağlayarak peşimi bırakmıyor tekrar takas yapmak için baskılıyordu. Daha fazla çekmemek için arar acele giyindim ve oradan kayboldum. Okul önünden kalkan 24 numaralı Otobüse bindim ve hiç olmadığım kadar mutlu bir şekilde eve gidiyordum ta ki belime taktığım anahtarlığımın kaybolduğunu fark edene kadar. Aniden ter basması nedir bilir misiniz?

Anahtarlıkta tam tamına 2 anahtarım vardı biri elbise dolabının (2€) diğeri sınıfta kitaplarımızı koyduğumuz küçük rafın anahtarı (20€).

22€!!!!

 

Fark ettiğim an indim Otobüsten ve o fırtına o karda yürümeye başladım okula doğru. Bulmalıydım bulamazsam aileme 22€ nun kaybını nasıl açıklardım. Ben nasıl böyle bir hata yaptım nasıl ailemi böyle bir külfetin altına soktum diye sinirden ağlamaya başladım. Yüzüme vuran kar taneleri sağ olsun belli olmuyordu ama gerçekten bu miktar için ağlayarak o soğukta okula doğru 20 dakika yürüdüm. Tabi ne yapardık anahtarı bulamasam? Babam hafta sonları gece Taksiye çıkardı, annem ek gelir olarak evde kazak örüp satardı beni de okuldan alırlardı ayakkabı boyardım okul önünde herhalde. Ailesinin bütün birikimini bir gecede kumarda kaybetmiş hayırsız evlat gibi hayattan bağım kopmuş şekilde sonunda ulaştım okula. Hala dersi olanlar olduğu için açıktı okul Noel öncesi son gün olmasına rağmen. Sınıfları, koridorları, spor salonunu ve kantini aradım yok. Okulun altını üstüne getirdim yok işte yok.

Yapacak bir şey kalmadı okuldan çıktım otobüse binip eve doğru "acaba böbreğim ne kadar eder" düşünceleri ile yola koyuldum. Eve vardığımda Annem mutfaktaydı, Babamda kız kardeşimle salonda bir şeyler izliyordu. Her delikanlının her onurlu erkeğin her cengaverin yapacağı gibi tabi ki konuyu anneme açmaya karar verdim. Annem söylesin babama yumuşatarak kardeşim ben niye mermiye kafa atayım o kadarda değil. Anneme durumu mağrur ve hatasının farkında bir tavırla anlattım ve sonunda dedim istersen vur beni hakkındır. Annem güldü alırız oğlum yenisini dedi hadi sofraya dedi. 

 

Nasıl yani? Bu kadar basit mi?  Babama söyleme gereği bile görmedi. Bir ufak alındım, benim dramım bu kadar basit mi kadın senin için? Tatili kendi kendime zehir ettim, 2 hafta evde Müslüm Baba gezdi bir omzu düşük. Gel gelelim ki okulun ilk günü Sınıf Hocam bulmuş anahtarlığımı getirdi verdi. 

 

Bir daha kaybettiğim bir şeyin arkasından ağlamamayı öğrendim, onun yerine arkasından bir kadeh kaldırıp "yolun açık olsun" dilemeyi tercih ettim hep ama oda başka bir hikâye. 

Kıyamet

"Ne sabreden muradına ermiş
Nede sabrın sonu selamet
Yaptığı yanına kalan hep kar bilmiş
Sabrın sonu kıyamet"

-M.D.-