24 Mart 2017 Cuma

Yarım

Ne hakkıyla karınca olabildik,
ne de Ağustos böceği 
Ne çalışabildik hummalıca,
ne de boşverebildik herşeyi.

Ne göze alabildik sevmenin risklerini, 
ne de sevgisiz kalabildik. 
Hep ihtimaller dahilinde yaşadık ve sonunda,
ne en korktuğumuz oldu ne de ümit ettiğimiz. 

Ne intikam almaya yetecek kadar nefret edebildik,
ne de affedebildik kendimizi yalanlara kandığımız için. 

Ne varlığımız mutlu etti insanları,
ne de yokluğumuz koydu okadar.

19 Mart 2017 Pazar

Biricik Erteleme Sorunum benim

Bugünde yine yeni ufuklara yelken açamadım. Ileriye erteleme sorunum var benim. Muhteşem fikirlerim var aslında ama işte birde yapsam. Öğrenmek istediğim dillerde misal halen sadece selamlaşabiliyorum ve tabi anlamadan şarkılara eşlik edebiliyorum. Belkide anamıza sövüyorlar nereden bilecez demi?  Bitirmek istediğim kitaplarda mesela yarım kaldı, oysa hepsinde de en heyecan verici yerindeyim, okusana işte. Yok olmaz aynı aklımda kurduğum ama birtürlü yazamadığım Antreman ve Beslenme planı gibi. Aklimda ya hepsi bir ara yazarım hepsini. Masam da dağıldı iyice, nezaman masamda birşey arasam o aradığım şeyi bulana kadar "masayı da bir ara toplamam gerek" diye düşünüyorum ve bulunca unutuyorum o düşünceyi. Ya benim birde blog yok muydu? Vardı vardı ama işte orayada istediğim kadar sık yazamiyorum, yani buraya. Beni mutlu eden herşeyi erteliyorum ben. Peki abi ben ne yapıyorum onca zaman içinde? Tamam iş haftada bir 50 saatimi, ve de ruhumun bir parçasını, alıyor olabilir. Peki geri kalan zamanda ortalamanın altında uyumaktan başka ne yapıyorum?  Halledilmesi gereken işler tabiki oluyor ve onları derhal yapmalıyım. Aynı şekilde birisine verdiğim sözüde yerine getirmeliyim kendi işimden öncelikli gelir. Tabi birde bürokratinin üst seviyede olduğu bir ülkede yaşamanın getirdiği yan etkinin sonucunda her işlem için 5 form doldurmakta tabi günümüzün şartlarından. Veee Pazar akşamına ulaştık. Muhteşemdi dimi? Yapılması gereken herşey yapıldı fakat yapmak istediğim hiçbirşey yapılmadı.

Mutluluğu erteleme sorunum var benim. Belki üşengeçlikten belki vakit darlığından belki de sadece kaygıdan. Bana verdikleri "yapsam şöyle müthiş olur" hayalini kurabilme şansını yitirmekten korktuğumdan belkide. Hadi ya onlarda mutlu etmezse beni? Hadi herşeyi yaptın gezdin gördün okudun yedin içtin aldın sattın doyasıya yaşadın, ama mutlu olamadın? Düşünsene neye tutunacaksın ozaman? Mutlu olabilmenin ihtimaline sahibken o ihtimalide kaybedersen napacaksın? Sonuçta ben senin beni mutlu edebilme ihtimalini sevdim.

7 Mart 2017 Salı

Anlamsız Insan

Bazen dönüp gidemezsin, bütün şartlar buna müsaitken tutar seni birşeyler. En acısıdır herşey de anlam arayan bir adam için kendi hareketlerine eylemlerine hislerine anlam verememek. Evrende keşfedilmiş herşeyi internet sayesinde istediğin zaman arayıp bulabildiğin, vakit harcayarak okuyarak anlayabildiğin bir çağda yaşıyorken kendini anlayamamak ne büyük tezat. Izahı olmayan ruhhalleri, düşünce biçimleri, doğrular ve yanlışlar. Izah mizahı bozar ki zaten izahı olmayanın mizahı olur derler ama izah edilemeyen bir hayatsa o olsa olsa kara mizahtır. Bir başka deyişle "Kader" der geçeriz genelde, buda bir teselli biçimidir. Kendi omuzlarına kendileri vuran kendilerini teselli eden insanlar vardır, yalnızlığın insan olmuş halleri. Kalabalığın içinde bir gölge. Güneş battığı zaman gölgelerin de yok olduğu zannedilir. Peki ya güneş battığı zaman etrafı saran karanlık gölgelerin devasalaşmış hali olamaz mı? Bak yine anlam arama çabaları, yine izah etme çabaları. Bunca çaba niye? Daha kendini anlayamıyorken.