Aylardan Arabesk günlerden matem saat özlemi efkar geçiyor. Mevsim yine sensizlik, odam soğuk. Parmak uçlarım yokluğundan kesik. Işık bana bakışın kadar loş, radyonun sesi ürkekliğin kadar. Omuzlarim düşük, boynum bükük, dizlerim tutmuyor. Hayalin ağır geliyor. Düşüncelerimi oyalayamadığım her an nasıl oluyorda kendine çekiyorsun? Ne yaptım ben sana? Yaşasana hayatını, bıraksana beni. İçinde senin barındığın her ihtimalin bana nasıl bir ümit verdiğini bilmiyor musun? Yüzünü her hayal ettiğimde yüreğime doğan güneşi bilmez misin? O iki dudağının arasından bir defa ismimi duymak için neleri yakabileceğimi, gülümseyen yüzünün sebebi olabilme olasılığının bile beni bir ömür mutlu edeceğini nasıl olurda yok sayarsın? Yokken nasıl da bukadar var olabiliyorsun? Yapma. Korkutma. Kendimi inandırdığım, gurur duyduğum, bugüne kadar beni mutlu eden herşeyi böylece gölgede bırakma. Ulaşılmaz uzakları gösterme bana, yüzüme vurma bıraktığın boşluğu. Izin ver kandırayım kendimi, meraklanma ilk değil. Son hic değil.